Web sitemiz yoğun bir trafik almaktaydı ve bunun yönetimini mevcut local ortamlarındaki IIS hesaplarından yapmaktaydık. Artan trafiğe göre esnek bir şekilde web sitelerimizin altyapı ihtiyaçları artmakta ve azalmaktaydı. Bu değişimin yönetimi de el ile yapılıyordu. Bütün bu el ile yönetim ve sürekli değişen trafiğin takibi için bir bulut teknolojisine geçmek ve el ile yapılan işleri ve altyapı kaynaklarını bir servis olarak kullanmak istiyorduk. Azure’un bize sunduğu App Service tam olarak bize yönetilen bir web sitesi modeli sunduğu için, dinamik altyapı değiştirme, ölçeknebilirlik, güvenlik ve hızlı değişimler yapmalarına olanak sağlayacaktı. Bunun yanı sıra anlık olarak çok fazla test ortamına ihtiyaç duyduğumuz için anlık makinelere ihtiyacımız olmaktaydı. Azure sayesinde yeni bir ortam hazırlamamız saniyeler seviyesine indi.
Datacenter fiziksel sunucuların üstünde VMware ortamında koşan VM’ler ile çalışıyordu. Outsource olarak datacenter hizmeti alınmaktaydı. Developer’lar geliştirdiği uygulamaları buraya gönderiyorlardı.
Web sitesini Azure’a Platform as a Service olarak taşırken ihtiyacımız olan tek şey mevcut IIS makinesindeki uygulamanın kaynak kodlarıydı. Bu kaynağı Azure ortamında yayınladıktan sonra hiçbir IIS görmeden direk olarak uygulamamız canlıya geçebiliyor olacaktı. Daha sonrasında ilgili sertifika ve DNS yönlendirilmeleri yapılarak uygulama production olarak çalışmaya başlayacak. İhtiyacımız olan şey inftastructure katmanı ile uğraşmadan yönetilen bir hizmette uygulamalarımıza odaklanmaktı.